DEVLETE SIRTINI VERDİN Mİ?

Selçuk R. Şirin’in, Yol Ayrımındaki Türkiye” isimli kitabında değindiği çok güzel bir konu var. Toplumsal güvene dair vahim halimiz*. Türkiye’de insanların birbirine güvenmediğini, ancak devlete güvendiğini dile getirmiş. Bunu, incelediği bir bilimsel rapordan yola çıkarak söylüyor. 

Çelişkiye de bakın hele. Devletin başındaki adamlar, sanki bizden değillermiş ve sanki Tanrı göndermişçesine onlara güven duymak. Bizi en çok soyan, dolandıran, kendi ülkemizde bize gün yüzü göstermeyen sanki onlar değilmişçesine duyulan bu güvenin nedeni ne ola ki? Ne psikolojisiydi bu? Kurbanın celladına aşık olması mıydı? Aman yarabbi, aşık olunacak kimse kalmamış 

Aslında, bu duygunun, benzer küçük örneklerini, kolaylıkla her evde görebiliriz. Kendimden bir örnekle bunu anlatayım. Üniversitede matematik okumuş biri olarak, ailemin (sadece ailem değil, akrabalarımızın ve çevremizin de) devamlı, devlet liselerine matematik öğretmeni olarak atanmamı istemeleri... (Bu konu hakkında söylenecek çok şey var, ancak bahsetmek istediğim asıl mevzuyu dağıtmak istemiyorum.) 

KPSS’ye girip öğretmen olarak atanınca ne olacak? Sanki, devlete atanınca sorun bitiyor. Bitmiyor aslında... Ancak, başta devlet bünyesinde çalışan kişiler olmak üzere, toplumda Devlete sırtını dayadın mı, bir daha sırtın yere gelmez!şeklinde bir inanç hakim. Devlete duyulan güven duygusunun temel nedenlerinden biri de, böyle bir inancın varlığı sanırım. Zira, çalışma saatleri, sigortası, maaşı, izin günleri belli olan, standart ve garantili bir iş. Bundan iyisi mezarda, daha ne olsun! Niye özel sektörde eziyet çekesin ki? 

Üniversite hayatım boyunca fakültelerdeki ve rektörlük katındaki memurlar arasında, kısmi zamanlı öğrenci olarak çalıştım. Siz gelin, oralarda gördüklerimi bana sorun! En basitinden, gittiğiniz sağlık ocaklarından hastane acillerine, karakollara, okullara, belediyelere, bilmem daha nice devlet dairelerine bakın? İçeriye sakince girip, sinirle çıkmayanınız var mı?  

Devleti soyanlar, sadece en tepedeki kişiler midir? Sanmam, en az onlar kadar devletin tüm çalışanları da, topyekun soygunların ortaklarıdırlar aynı zamanda. Devleti oluşturan temel yapı taşlarının tek tek vatandaşlar ve nihayet toplum olduğunu bilmeyen bir milletiz. Millet, gerek özel sektörde (ya da kendi özel işyerinde) ve gerekse devlet dairelerinde işini hakkıyla yapacak ki, devlet var olsun. Sen işini layıkıyla yapmaz, saatini doldurmaya çalışır, aydan aya maaşını beklersen, devlete ait her şeyi kendi özel çıkarların için kullanırsan devlet mi kalır? Sırtını dayadığın devlet, aslında, yine senin sırtın değil de kimin sırtı? 

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
*Şirin, Selçuk R., Yol Ayrımındaki Türkiye, İstanbul, Doğan Kitap, 2015.

Popüler Yayınlar