“ÖĞRETMENİM BEN İYİYİM, SİZ DE İYİ MİSİNİZ?”
Şu an bu yazıyı,
22/23 Şubat gecesi, saat 03:30’da yazıyorum...
Öğrencilerimi çok
özledim. Aklım ve yüreğim, deprem bölgesindeki öğrencilerimde. Nasıllar, ne
durumdalar, ne yapıyorlar bilmiyorum. Her birinin bu kadar güçlü ve hayat dolu
olduğunu görebilmek, benim için nasıl da değerli bir duygu…
Kahramanmaraş’ta
deprem olduğunu, o gün sabah saat 6:30 gibi, sosyal medyada gördüm. Ancak çok
üzerinde durmadım. Önce, önemsiz bir sallantının olduğunu ve geçtiğini sandım.
Daha sonra, whatsapp gruplarına gelen mesajlarla, işin oldukça ciddi boyutlarda
olduğunu anladım ve araştırmaya koyuldum.
Deprem ve sonuçları
tüyler ürperticiydi. Ve bunun da üstüne, on-line öğrencilerimin bir kısmının orada
olduğunu öğrenince, olduğum yerde kitlenip kaldım. Kelimenin tam anlamıyla
kitlenip kaldım… Öğrencilerimin nasıl da korktuklarını düşündükçe kahroldum.
Hiç bu kadar çaresiz ve eli kolu bağlı biri olarak hissetmemiştim. O anda, öğrencilerimin
hepsine birden ulaşmayı çok istedim.
Hemen,
whatsapp’tan öğrencilerime ve onların anne-babalarına yazmaya başladım ve pek
çoğuna ulaştım, onların iyi olduklarını öğrenmek, bana iyi geldi. Ancak bunu
yaparken çok tedirgindim. Ya telefonda ağlayarak iyi olmadıklarını, korktuklarını
anlatsalardı, ben ne yapardım? Onları nasıl teselli eder, güçlü olmalarını
söyleyebilirdim? Onlar, benim gözümde mini minnacık çocuklardı… Meğerse, ne kadar
da yanılmışım. Benim minik kıymetlilerim, ne kadar da güçlü ve yaşam doluydular.
İlk olarak
veliler, öğrencilerimin korktuğunu, ağladıklarını, evlere giremediklerini
yazmışlardı. Ancak bunlar, benim tedirginliğimi ve korkumu yenmeme yetmemişti. Ardından
öğrencilerim ses kaydı atarak, “Öğretmenim ben iyiyim, siz de iyi misiniz?”
demişlerdi. Ahh kalbimi ve benliğimi daha önce hiç bu kadar hissetmemiştim. Hemen,
o an yazıştığım velilerime, eğer uygunlarsa hemen arayıp, kısa da olsa
öğrencilerimle konuşmak istediğimi yazdım… Konuştuğum öğrencilerim iyiydiler ve
benim de iyi olup-olmadığımı soruyorlardı. Ben, onları nasıl teselli edeceğim
diye düşünürken, onlar beni teselli etmeye çalışıyorlardı. Şu küçük yüreklerin
sevgi ve masumiyetine bakın bi.
Oysaki, biz
yetişkinler, çocuklara göre kendimizi, çok daha korkusuz ve cesur sanırız. Ne
kadar da gülünçmüşüz. Bedenlerimizin yarısı kadar dahi olmayan şu küçük
bedenlerin, korkusuz ve cesur oluşlarına bakın. Çocuklarımız için gerekli
tedbir ve önlemleri aldığımızda bu durumu yetişkinlerden çok daha kolay atlatacaklarına
inanıyorum. Yeter ki, ebeveynleri olarak bizler, soğukkanlılıkla sakinliğinizi
koruyarak hareket edelim. Büyüme çağındaki çocuklarımızın, buna çok fazla
ihtiyaçları var. Umarım gelecekte dünya, siz çocuklar için, çok daha güvenilir
ve bilimsel bilginin aydınlattığı bir yer olur.